Sakura Psikoloji olarak hizmet verdiğimiz alanlar: Oyun Terapisi, Oyun Atölyeleri, Bireysel Terapi, Çift Terapisi, Ebeveyn ve Aile Danışmanlığı, Öğrenme Güçlüğü, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite, Kurumsal Danışmanlık.
İletişime GeçinBilişsel çarpıtmalar olumsuz veya mantıksız düşüncelerdir. Bu negatif düşünce tarzları motivasyonunuzu azaltmada, özgüveninizi azaltmada ve anksiyete, depresyon ve madde kullanımı gibi problemlere katkı sağlamada önemli rol oynayabilir.Düşüncelerimiz nasıl hissettiğimiz ve davrandığımız üzerinde etkisi vardır.Herkes bazı durumlarda bilişsel çarpıtmalara sahip olabilir. İnsan olmamızın getirdiği bir durumdur.
Bilişsel Davranışçı Terapi insanlara bu bilişsel çarpıtmaları tanımada ve yerlerine daha gerçekçi ve yardımcı düşüncelerle değiştirmede yardımcı olur.
Bilişsel çarpıtma tarzlarını tanıyalım.
Ya hep ya hiç ayrıca siyah ve beyaz olarak da bilinir. Durumlar hep siyah veya beyaz , iyi veya kötü, başarılı veya başarısızdır.Yani hiç gri hatlar yoktur.Genellikle kişide kendi veya başkaları hakkında aşırı şekilde gerçekçi olmayan standartlara sahiptir.
Örneğin, sınavda bir kere başarısız olan birinin kendi hakkında ‘ben başarısızım, aptalın tekiyim vb. ‘ değerlendirmeler yapmasıdır.
Zihinsel filtreleme, bir durumdaki tüm olumlu yönleri göz ardı edip olumsuz yönlere dikkat etmesidir.
Örneğin, kişi şirkette birçok kez patron tarafından takdir edilmiştir fakat bir kere olumsuz geri bildirim aldığında bütün keyfinin kalmaması ve gün boyu aksi şekilde davranabilir. Başka bir örnek bugün her şey ters gitti vb. cümleler kurabilir.
Aşırı genelleme tek bir olaya dayanarak yetenekleri, performansları veya değerleri hakkında genel bir sonuç çıkarmasıdır. Genellikle şu kelimeleri yaygın kullanılır: Her zaman, asla, hep ve hiç gibi.
Örneğin Sevda tek bir sınavdan düşük not almıştır ve bütün sınavlarda başarısız olacağını düşünüp umutsuz hissetmeye başlamıştır. Başka bir örnek kimse beni anlamıyor, sevmiyor vb. şeyler söyleyebilir.
Bu düşünce tipinde insanlar bilinmeyen bir durumla karşı karşıya kaldıklarında en kötüsünü düşünürler. Kişi, felaketleştirdiğinde sıradan endişeler hızlı bir şekilde artar.
Örneğin ‘’Ya alarmım çalmazsa? Ya o önemli toplantıya geç kalırsam? Ya bu iş için çok çalıştıktan sonra kovulursam?’’
Kişiselleştirme, gerçekte tamamen veya kısmen kontrolünüz dışında olan olaylardan kendinizi sorumlu olduğunuza inanmanıza neden olur. Bu düşünce tarzında genellikle tüm seçenekleri düşünmeden kendinizi veya başkalarını suçlarsınız.
Örneğin çocuğunuz bir kaza geçirmiştir ve onu dışarı gitmesine izin verdiğiniz için kendinizi suçlarsınız.
Bu tarz düşüncede kendiniz ve başkaları için belirlediğiniz yapılması gereken katı kurallardır. Beklentilerimiz gerçekleşmediğinde ise hayal kırıklığına uğramış, endişeli hatta kendimize kızarız. Bu ‘olması gerekenler’ ve ‘yapılması gerekenler’ kurallarının sizi motive ettiğine yardımcı olduğunu düşünebilirsiniz ancak gerçekte hayatınızı iyileştirmek için daha anlamlı adımlar atmanızı engelleyebilirler.
Örneğin ‘Bu işte başarılı olmalıyım’, ‘Bir daha abur cubur yememeliyim’, ‘Herkes her zaman üzerine düşeni yapmalı’ vb.
Kişi olumsuz olayları veya problemleri abartırken olumlu yönleri küçümser ya da göz ardı eder.
Örnek olarak, biri size görünüşünüz ile ilgili iltifat ettiğinde onun sadece nazik davranmaya çalıştığını veya bir sınavı geçtiğinizde bunu herkes yapar şeklinde söyleyebilirsiniz.
Kişi başkalarının ne düşündüklerini bildiğini varsaydığında zihin okumaya başlarlar.
Örneğin, ‘’Onlar benim arkamdan dalga geçiyorlar veya arkadaşım benimle takılmaktan sıkıldı, keyif almıyor.’’ Veya ‘’Ondan hoşlanmadığımı düşünecek’’.